Seferî

Seferî kimdir?

Seferî, güneşten nasibini almış ve rengi açılmış, kaosun ve karanlığın rengi siyahı terk etmiş çok uzun olmayan kıvır kıvır saçları vardır. Yüzünü kavrayan sakalları ahenkli ve taranmış görünür. Yüzündeki ve saçındaki kıllar, hikâye anlatıcılığı yıllarının getirdiği bilgelik havasını taşısa da beyaz yoktur. Saçlarının rengi tıpkı sakalları gibi güneşten açılmış, âdeta anlattığı geçmişin hikâyelerinin özünü emmiş gibidir, boyun hizasındadır. Güneş sadece saçları ve sakallarını değil, aynı zamanda tenine etki etmiştir. Sayısız seyahati sırasında güneşin sıcaklığı tarafından öpülen buğday gibidir. Bir hikâye anlatıcısı olsa da, döneminin modasını yansıtan sade, ama zarif kıyafetler giyer.

Çağlar arasında yolculuk edebilme yeteneğine sahip olduğu için giydiği kıyafetler, farklı iklimlere, coğrafyalara uyum sağlayabilecek şekilde pratik ve rahattır. Çok dikkat çekici veya gösterişli kıyafetleri tercih etmez. Çok parlak renkler, mücevherler, işlemeler veya simgeler, bazı çağlarda istenmeyen tepkilere neden olabileceğinden hem kendini tehlikeye atabilir, hem de farklı kültürlerle uyum sağlamakta zorlanabileceğinin farkındadır. Bu nedenle, genelde çağa ayak uydurabileceği şık, ama sade ve gösterişsiz, yerel halkın giyim tarzına uyum sağlayan kıyafetler tercih eder. Giydiği kıyafetler, kişiliğini ve özgünlüğünü de yansıtan pek çok detaya sahiptir. Bilir ki, sadece farklı çağları keşfetmekle tatmin etmez, aynı zamanda kendini de keşfetmeyi ister. Sevdiği renkleri, desenleri, aksesuarları veya semboller taşır. Örneğin, Milet’i ziyaretinde giydiği kıyafetler, Roma İmparatorluğu’nun yönettiği Küçük Asya eyaletinde seyahat ettiğinde nasıl kıyafetler seçtiğine ışık tutar. Üstüne giydiği sade, ama şık tunik kenarlarında gök mavisi Menderes kıvrımlarıyla süslenmiştir. Omzundan bir broşla tutturulmuş, yünden üretilmiş neredeyse vücudunu çapraz saran pelerini sur mordur ve kenarları düz yine beyaz Menderes kıvrımlarıyla çevrelenmiştir. Deri sandaletleri, yolculuklarında ayaklarını koruyan kaliteli bir işçiliğe sahiptir. Tüm bunların yanında sağ belinde omzundan asılı orta büyüklükte deri çantasının kaliteli işlemeleri dikkat çeker. Ancak, Seferî’nin ön plana çıkan en önemli detayı Hippolyta’nın Kemeri’ni takmış olmasıdır.

Hâlâ hayatta olmasının sebebinin keşfetme arzusuna inanır. Gözlerinde daima ışıldayan merak, keşfetme arzusunun ateşini sürdürür. Kendisini bir geçmişi olmayan bir insan olarak tanıtsa bile yine de seyahat ettiği her yerde ait olduğu bir yeri bulmaya çalışır. Onu tanıyanlar sınırları zorladığını söyler. Yaşadığı her anı bir macera olarak görür ve yediği içtiği, seyahat ettiği her yerde bir aitlik arar. Yaşamı ve sanat arasında ince bir denge kurmaya çalışır. Ozan olduğundan, her ânı, bir şiir kadar özel görür.

Her ânı bir hikâye anlatmak için değerlendirmek ister, her deneyimiyle bir eser yaratırken, yaşamın içindeki sihri görebilen nadir ruhlardan biri olmayı sürdürür. Tarihe ve mitolojiye ilgisi vardır. Tozlu sayfalarda hapsolmuş sırlarını araştırırken, tozun arasında boğulmayı göze alırmış gibi ilham alarak bugünü anlamlandırmaya çaba harcar. Tarih ve mitoloji, onun için ayrılmazdır. Bir ders kitabının sayfalarında değil, yaşamın dokusunun içinde canlanması gereken bir hikâye olduğunu düşünür. İnsanlarla sohbet etmeye, gülmeye, eğlenmeye ve içkiler içip, çevresindeki insanların kalplerine yolculuğa çıkmayı sever. İnsanlara her zaman sevecen ve iyiliksever bir şekilde yaklaşır.

O sadece bir hikâye anlatıcısı değildir. Şefkatli ve cömert ruhuyla etrafındakileri sarıp sarmalayan, arkadaş canlısı bir kişiliğe sahiptir. Doğal yakışıklılığı ve zekâsı, onu her ortamda öne çıkarır. Dinç ve atletik yapısı, uzun seyahatlere dayanıklı olmasını sağlar.

Giyim tarzı çok yönlü kişiliğini yansıtır. Döneminin modasını takip eder, sade ama zarif kıyafetler tercih eder. Bu kıyafetler, hem bir hikâye anlatıcısının bilgeliğini hem de hırslı ve çalışkan bir ruhun azmini yansıtır.

Anlattığı her hikâye ile geçmişin özünü dinleyicilerine aktarır. Sanki anlattığı her hikâye, saçlarına ve sakallarına işlemiş, onu daha da bilge ve etkileyici hâle dönüştürmüştür.